Sunday, January 15, 2017

Küçük Oteller Cazibesinin Kaynağı Nedir ?






KÜÇÜK OTELLER CAZİBESİNİN KAYNAĞI NEDİR?

Muhakkak ki hepimizin seyahat deneyimleri olmuştur, gerek yurt içi ve gerekse yurtdışı. Konaklama sektörü içinde faaliyet gösteren bizlerin gözlemleri biraz daha mesleki bir bakış açısı içierir doğal olarak. Çok gezmiş görmüş yada bilinçli insanlar olarak, kendim de dahil, kendi ülkem ya da bölgem dışında bir yere gittiğimde “daha az turistik” ve hatta daha lokal yerlere, mekanlara, restorantlara gitmek isteriz. Bu eğilim bir zamanlar belki daha azdı ama artık sayıları giderek artıyor. Çünkü her daim resmini gördüğümüz, keşfettimiz yerler yanısıra bize daha cazip gelen şey; daha keşfedilmemiş, ortaya dökülmemiş, yerleri, kültürleri görmek, yaşamak, keşfin daha kalbine girmek isteğidir.  Lokal ve kültürel yaşamın cereyan ettiği en dip noktalardan birisi evlerdir mesela. İstediğimiz kadar bir ülkeyi tanımaya çalışalım, o yerin tipik kültürel ve insani yaşam biçimine ait kayıtlar evsel ortamlarda oluşur.
Bir  yere gittiğimizde o yeri büyük bir otelde konaklayarak gözlemlemek ile, daha lokal küçük bir otelde ya da evde misafir edilerek  gözlemlemenin farkı  büyüktür.
Buradan yola çıkarak şunu söyleyebiliriz; evet belki ev kadar olmasa da küçük oteller ülkelerin ve bölgelerin kültürel ve yaşamsal değerlerini çok daha başarılı bir şekilde içlerinde barındırırlar. Çünkü “standart olalım” dertleri yoktur, tek tip değildir. O bölge ya da ülkenin mimarisi, mefruşatı, objeleri, yemekleri, insanı, konaklayan misafirlere çok farklı ve yalın izlenimler verir. Samimi ve sahicidir. Bu özeli arayan bir seyyah açısından olağanüstü bir fırsattır.
Mesela ben bir deneyimimi aktarmak isterim. Halen Sultanahmet’te işlettiğim otel yaklaşık 80-90 yıl önce inşa edilmiş, içinde bilindiği kadarıyla hariciyeci bir aile oturmuş, tipik bir Sultanahmet evi.  Sultanahmet denince genel algı, “fazla turistik” tir. Ve öyledir de.  Ama yakın tarihinde, esnafıyla, hane halkıyla, okuluyla, hapishanesiyle bir yerleşim yeri olduğu da bir gerçektir. Dolayısı ile bizim otelimiz gerçekten  bir “ev”dir.  Bazen, otelini “çok lüks” döşediğini  düşünen bazı otelci arkadaşlarımız- ki otellerin dekorasyon tarzına bir şey diyemem , herşey yapılabilir yeter ki ruhunu da koruyalım-  bizim otelimizin kendine özgü halini anlamakta zorluk çektiklerini gözlemledim.   Ama müşteri memnuniyet oranı, onlardan geride de kalmamaktaydı.  Bizim otelimizin önündeki büyük incir ağaçları, mandalina mevsiminde dalları yere değen mandalina limon ağaçları, Marmara denizinin eşsiz ve sonsuz görüntüsü, aniden geliveren ezan sesi, sokaktaki fırından yayılan ekmek kokusu,  nereden baksan elinle tutacak kadar yakın görünen Sultanahmet Camiisi ve Ayasofya kubbeleri,  sanki binalar ters yüz edilmiş gibi tuhaf bir şekilde her binanın tepesinde yer alan düzenli-düzensiz teraslar ve hatta olmadık yerde karşınıza çıkan tarihi dokulu duvarlar, İstanbul’un ruhuna dokunmak isteyen yabancı ve özellikle de batılı müşteriler için “her şeye değer “ bir ortam sunuyor.  Bu gözlemimi aktarmaktaki  amacım tabi ki kendi otelimi övmek  ya da değerli kılmak değil, ancak kendi kültürel yapımızı,  anladığım kadarıyla müşterinin gözünden yansıtmaya çalışmaktır.   Yani özetlersek; mesele sadece masa sandalye yatak, mefruşat değildir.  Otellerin kültürel şeffaflık derecesi de bir o kadar önemlidir ve bizim gibi özellikli küçük otelleri “kalmaya değer” kılan öncelikli faktör  bence kültürel şeffaflıktaki başarılarıdır.  Bunları bilmek  gayet güzel ancak, asıl sorun, hızla yükselen trendlerin yarattığı bazı olumsuzluklardan, hem global anlamda hem de ülkesel anlamda   kendimizi koruyabilmek,  ve hassas niteliklerin değerli kıldığı  küçük otelleri devasa bir “büyük otele” dönüştürmemektir.  Bu noktada Küçük Oteller Derneği çatısı altında toplanarak, her birimiz kendi özelliklerimizi koruyarak  ama birlik içinde,  “stratejik yürüyüşümüzü” daha sağlam ve bilinçli bir şekilde yapmak, sanırım hepimizin ortak faydasına olacaktır.
Bu arada deneyimlerimize istinaden Küçük Otellerle ilgili kazanımları paylasmak istiyorum ;
1.Küçük otellerle, seyahatin özü yakalanır.
2. Küçük oteller her bir köyü, kasabayı, şehri ve bölgeyi, bir diğerine göre farklı kılar; keşfetmenin heyacanını yaşatır.
3. Lokal işletmeler, kazancın o bölgede kalmasını sağlar ve o bölge ekonomisine katkı sağlar. 
4. Küçük oteller kültürel değişime ortam hazırlar.
5. Küçük oteller çevrecidir. 
6. Küçük oteller,  yöresel  kültürü daha iyi yansıtırlar.

Kücük Oteller Birliği üzerine söyleşi ;





TOURISMTODAY.net
Küçük Oteller Derneği’nin kurucularından Adnan Mordeniz ile küçük oteller üzerine bir söyleşi;
Küçük otellere olan ilginin artmaya devam ettiğini söyleyen Adnan Mordeniz, “Karşımızda yeni bir nesil var ve o neslin ihtiyaçlarıyla, kullanım alışkanlıklarıyla, davranış biçimiyle en iyi örtüşenin küçük otel modeli olduğu tüm dünyada görülüyor” dedi.

Turizmde bu sene yaşanan sıkıntılar ortada. Bu kriz küçük otelleri nasıl etkiledi?
Bu sene çeşitli sebeplerden ötürü sezonun geç başlaması, özellikle dış basında geniş yankı bulan ülkemizdeki terör tehdidi ve karşılaştığımız konjonktürel sıkıntılar sebebiyle turizm ciddi ölçüde kan kaybetti. Bu durum; ölçek ekonomisinden ötürü küçük otelleri standartlarını kaybetme anlamında ciddi bir riskle karşı karşıya bıraktı. Temmuz ayında tüm üyelerimizle yaptığımız anket çalışması şunu gösteriyor ki; Türkiye’nin her bölgesinde ciddi kayıplar var. Üyelerimizin %75i geçen seneye oranla daha düşük doluluklarla çalıştıklarını ifade etti. Doluluklarını arttırabilenler ise ciroda aynı artışı sağlayamamakta, hatta düşüşle ilk yarıyı kapatmış durumdalar.

Yaşanan kriz nedeniyle Küçük Oteller Derneği olarak üyelerinize hangi uyarılarda bulunuyorsunuz
Üyelerimizle sürekli olarak iletişim halindeyiz ve düzenli olarak toplantılar yapıyoruz. Geçtiğimiz haftalarda düzenlediğimiz; sektör öncüleri ile beraber 70 kadar üyemizin katılım gösterdiği “2015i Kaybettik, 2016’yı Kurtarabilir Miyiz?” konulu toplantıda hep beraber çözüm önerilerini tartıştık. Üyelerimize pazar çeşitlendirmesine gitmelerini tavsiye ediyoruz. Özellikle son dönemde Türkiye’ye ilgileri artan Çin, Uzakdoğu, Latin Amerika ve Avustralya gibi pazarlara yönelebilirler. Bunun yanı sıra şuan cruise extentionları ile ilgili bir çalışma yapıyoruz. Cruise misafirleri artık otellerini kendileri seçmeye ve büyük zincir oteller yerine daha nitelikli butik otelleri tercih etmeye başladılar. Bu kanalda varlığımızı güçlendirmeye çalışıyoruz. Bunların yanı sıra farklı segmentlere de yönelebilirler; örneğin business misafire hitap edebilecek üye otellerimiz var, o kanalı genişletebilirler. Üniversiteler ve çeşitli sivil toplum kuruluşları da yine bizim üye profilimize uyacak bir segment. Tüm bu konularda çeşitlendirme ve pazar araştırmalarına dernek olarak devam ediyoruz ve 2016dan daha az hasarla çıkmanın çözüm yollarını üretmeye çalışıyoruz.

Küçük Oteller Derneği'nin şu an kaç üyesi var. Üye hedefiniz nedir?
Türkiye’nin 34 farklı destinasyonundan 300’e yakın üyeye ulaştık. Dernek olarak hızlıca üye sayımızı yükseltmek gibi bir gayemiz hiçbir zaman olmadı, son derece seçici ve dikkatli davranıyoruz. Küçük Oteller Derneği; Türkiye’nin standartları en yüksek otellerinin ve aynı kafa yapısına sahip bireylerinin bir arada olduğu seçkin bir aile. Dolayısıyla bu dokuyu bozmamak için de son derece özenli davranıyoruz. Sürekli olarak araştırmalar yapıyoruz, Türkiye’de her gün çok iyi kalitede hizmet veren küçük oteller açılıyor. Bunların üretim ve misafir odaklı, sürdürülebilir turizmi önemseyen, dernek ve beraber çalışma bilincine sahip olanlarını filtrelediğimizde, aşağı yukarı 500 – 600 civarı üyeye ulaşmayı hedefliyoruz diyebiliriz.

Küçük Oteller Derneği'ne üye olmak için sadece küçük otel olmak yeterli mi?
Tabi ki yeterli değil. Bize gelen başvurularda öncelikle çeşitli platformlarda o otelin misafir memnuniyetine bakıyoruz, yorumları inceliyoruz. Belirli bir puanın altını almıyoruz, tüm otellerimiz 10 üzerinden 8 ve üzeri memnuniyet sağlamış durumda. İkinci olarak mutlaka tesisi yerinde inceleyip ev sahibini ziyaret ediyoruz. Ev sahibinin kar ve rant değil; üretim ve değer odaklı, sürdürülebilir turizme önem veren bir zihniyette olmasına özen gösteriyoruz. Ayrıca Alaçatı, Kapadokya gibi üyelerimizin sayıca fazla olduğu bölgelerde dernek temsilcilerimiz de bizi yönlendirebiliyor. Kısacası biz Türkiye’nin her tarafında bireyleri bulunan kocaman bir aileyiz ve bu dokuyu bozmamak için oldukça seçici davranıyoruz. Senede bir defa Küçük Oteller Buluşması düzenliyoruz ve tüm üyelerimiz bir araya geliyor; orada birbirini hiç tanımayan otelcilerin bile sanki yıllardır dostlarmış gibi hissetmesi, bizim doğru bir kitle ve homojen bir grup oluşturduğumuzu gösteriyor.

Son yıllarda küçük otellere olan ilgide bir artış söz konusuydu. Bu ilgi artmaya devam ediyor mu?
Dünyadaki trendleri incelediğimizde küçük otellere olan ilginin geçtiğimiz yıllarda arttığını ve önümüzdeki dönemde de ivmelenerek artacağını gözlemliyoruz. Biz küçük otelleri bilgi toplumunun otel tipi olarak tanımlıyoruz. Dünya artık sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçti. Sanayi toplumunu temsil eden çok odalı zincir oteller de artık güncelliklerini yitirmiş durumdalar. Karşımızda yeni bir nesil var ve o neslin ihtiyaçlarıyla, kullanım alışkanlıklarıyla, davranış biçimiyle en iyi örtüşenin küçük otel modeli olduğu tüm dünyada görülüyor. Dolayısıyla ilgi; önümüzdeki yıllarda da katlanarak artmaya devam edecektir.

İnsanlar neden küçük otelleri tercih ediyor veya etmeli?
Küçük otel; misafirle iletişimi koparmayan, insana dokunan otel tipidir. İnsanlar; kendilerini özel hissettikleri, lokal hayattan kopmadan gerçek bir deneyim yaşadıkları için küçük otellere yöneliyorlar. Sokağın nabzını tutan, bölgenin dinamiklerini, kültürünü, ve geleneklerini en iyi yansıtan otel tipi yapısı itibariyle küçük otellerdir. Zincir otellerde bunu hissetmek mümkün değil, dünyanın neresine giderseniz gidin aynı deneyimi yaşarsınız. Toplumdan kopuk olmayan ve yerele yakın bir deneyim ancak butik tarz otellerde mümkündür. İnsanlar hem gittikleri yerin kültürünü yaşayabilmek için bu otelleri tercih ediyor; hem de bu otellerde oldukça üstün kalitede samimi bir hizmet alabiliyor.

Küçük oteller doğaya, tarihe ve insana daha saygılı diyebilir miyiz?
Sürdürülebilir turizm ilkelerine en yakın otel tipidir küçük oteller. Yerel değerleri ve yerel kültürü korur; doğal ürünleri kullanır, sürdürülebilirliğe yatırım yapar. İçerisinde bulunduğu doğa ile, sokak ile iç içedir ve zaten temelini de bundan alır; asli sermayesidir bu değerler.

Küçük Oteller Derneği'nin kurucusunuz. Bu derneği kurarken ilk amacınız neydi?
Küçük Oteller Derneği bir arama toplantısı ile kuruldu. Türkiye’nin pek çok bölgesinden sektör temsilcileri bir araya gelerek küçük otellerin ihtiyaçlarını tespit etti ve bu ihtiyaçları karşılamak üzere bir birlik oluştu. Ölçek ekonomisinden ötürü bu oteller insan kaynakları, satış, pazarlama, pr, eğitim vb her türlü alanda profesyonel hizmete ulaşmakta sıkıntı yaşıyorlar ve bu sıkıntılara çözüm olarak bu derneği kurduk.

Küçük otelleri tercih eden profili değerlendirir misiniz?
Çok gezen, araştıran, interneti oldukça yoğun olarak kullanan, kendi tatil programını bireysel olarak kendisi yapan bir profil küçük otellere yöneliyor. Gittiği şehrin dokusunu, tarihini, yerel kültürünü keşfetmek isteyen ve yeni bir deneyim yaşamak isteyen özellikle 25-50 yaş arasında, yaratıcı sektörlerde çalışan bireylerden yoğun olarak talep alıyoruz.

Küçük oteller kalite standartlarını yakalayabiliyor mu? Bu konuda Küçük Oteller Derneği'ne tür çalışmalar yapıyor?
Kalite standartlarını yakalama konusunda ne yazık ki karşımıza yine ölçek problemi çıkıyor. Küçük otellerin bunu aşmak için bir takım birliklerle, dernek ve kuruluşlarla bir arada hareket etmesi bu nedenle önemli. Dernek olarak ortak tedarik sisteminden tutun, sürekli olarak eğitim toplantılarına, yerel örgütlenmeler ile oteller arasındaki dayanışma ve iletişimi artırmaya uzanan bir sürü çalışma yapıyoruz. Pek çok kurum ve işletme ile işbirlikleri sağlıyor, bölge bazında projeler gerçekleştiriyoruz.